22 Şubat 2017 Çarşamba

Fıkıhta fer ne demek

Nasuhi Bilmen, Istılahatı. Fer ne demektir kısaca sözlük anlamı. Burada delil ve metot veya aslî delil-fer‘î delil. Istıshab nedir, Istıshab ne demek?


Bilindiği gibi İslâm şerîatının dört ana kaynağı vardır. Dinî hükümler, bunlardan herhangi birine istinad edebilir. Her şeyin Kur’an’da açıkça bulunması gerekmez.


Neticede diğer delillerin dayandığı yer de yine şüphesiz ki Kur’an’dır. Mezhebin siyaset ve imâmet görüşü on iki imam düşüncesi etrafında şekillendiğinden İsnâaşeriyye, akaid ve fıkıhta Ca‘fer es-Sâdık’ın görüşlerini esas aldıklarından Ca‘feriyye adlarıyla da anılırlar. Ali ve Hüseyin soyundan gelen on iki imama inanma, hem iman esaslarından birini hem de mezhebin ana. Dallar, kısımlar, ikinci derecede önemli şeyler, ayrıntılar, teferruatlar.


Bu kelime çeşitli ilimlerde kullanılır. Onlara öf demek haram olursa, onları dövmek, onlara sövmek öncelikle haram olur. O halde onlar da haramdır. Konu açık olduğu için bu ayeti işiten herkes, ictihad ve araştırmaya ihtiyaç duymadan, ana babaya sövmenin ve onları dövmenin de haram olduğu hükmüne.


Demek oluyor ki kıyas, hukuki nasslan, hakkında hüküm bulunmayan yeni olayları da kapsamına alacak hale getiren metoddur. Böylelikle, İslâm hukuku dünyanın sonuna kadar insanların ihtiyacını karşılayan, her yerde ve her devirde uygulanmaya elverişli bir hukuk olarak kalır. Buradan hareketle, usul-i fıkıh nedir, tarihi, metodları nelerdir? Bu sözde kıyastan maksat, gerek.


Aslî deliller, bir İslam hukuku yani ``fıkıh`` terimi. Abdest: Namaz ve diğer bazı ibadetler için bazı organları yıkama Adalet: Doğruluk, doğru olmak anlamına gelen bu kelime, hadis terimi olarak, Râvinin din işlerinde tam istikamet sahibi olması, fısk ve fücurdan uz ak bulunmasıdır. Adet: Teamül, herkesçe iyi olarak kabul edilen ve daima halk tarafından tekrarlanan genel ve hukukî. Bu ayrılıklar, çeşitli sebeblerden ileri gelir.


Ca`fer es-Sâdık’ın görüşlerini esas aldığından Ca`feriyye olarak da anılır. Ca`ferî fıkhında Sünnî kesimdeki ehl-i hadîs ehl-i re’y ayırımına kısmen andırır tarzda iki temel eğilim görülür ve bunların temsilcileri Ahbârîler ve Usûlîler diye anılırlar. Her amel gibi trafik kazalarında da hadisenin dinî, hukuki ve ahlaki yönleri vardır. Dinî yanı itibarıyla günahtır, mesuliyeti muciptir, ahirette sorgu suale tabi tutulacaksınız der ve kişinin imanına, kalbine, aklına, vicdanına hitap ederiz. Biyolojik ergenlik demek olan bulûğ, kişinin çocukluk döneminden çıkıp yetişkin insanlar grubuna katıldığı hayatının önemli bir dönüm noktasıdır.


Mezhebin en önemli özelliği, ayet ve hadislerin hükmü ile aklın yorumu arasında makul bir dengenin oluşudur. Fıkıhta Mükellefiyet ve Hüküm. Dört ana şer‘î delilin yanında örf ve âdet gibi fer’î delilleri, kamu yararını daima göz önünde bulundurmuş, kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasını düstur (ilke) edinmiştir. Usûl fıkıhta, fıkıh usulü ve küllî kaideler manalarında kullanılır.


Kelam ve akaid kitaplarında ise amel ile değil de itikad (iman, inanç) ile ilgili alan manasında kullanılır. Fürû ise fıkıhta, fıkıh usulünü uygulayarak (ictihad ederek) ortaya konan ve amel (uygulama) ile ilgili olan kurallardır, hükümlerdir. Fer’î meselelerde fıkıhçılar arasında ihtilaf çıksa da bu saygıyla karşılanmıştır. Alevilik ayrı bir din değildir! Bu, böylece bilinmelidir.


Ebû Hanife künyesiyle meşhur Numân b. Derin ilmi, keskin zekası, aklı, zühdü, takvası, hilmi, salahı ve cömertliği yüzlerce kitaplara yazılıp anlatılmıştır. Ca’feriyye, İsnâaşeriyye Şîası’nın fıkıh mezhebi. Ca’fer es-Sâdık, Emevî İkti­darının son dönemiyle Ehl-i beyt’e karşı Abbasî taassubunun henüz kendini gös­termediği bir dönemde yaşadığı için, di­ğer. Ele aldıkları konular açısından: Fıkhî kâideler küllî şer’î ahkâmı açıklamak içindir ve bu kâidelerden birçok cüz’î hüküm çıkarılır.


Makâsıdu’ş-şerîa, fer’î meseleler ile ilgili cüz’î ahkâmı açıklamaktan ziyâde, hüküm koyarken Şârî’nin asıl hedeflediği hikmetleri ifâde eder. Hızlılık ve yavaşlık fiilin zâtî arazıdır. Ancak fiilin bu tür arazları fizik ilminde araştırılır. Yine Abdullah ibni Mübarek der ki: “Hasan bin Ammare’yi Ebu Hanife ile birlikte gördüm.


Ebu Hanife’ye şöyle diyordu: “Allahü tealaya yemin ederim ki fıkıhta senden iyi konuşanı, senden sabırlısını ve senden hazır cevap olanını görmedim. Elbette sen fıkıhta söz söyleyenlerin efendisi ve reisisin. Ve ulaşılan sonucu günlük hayatta uyguluyorlardı.


Cevap: Sözlükte mukayese etmek, benzetmek demektir. Hanefi usulcüleri tanımına göre kıyas ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popüler Yayınlar